ve bütün hayatım değişti.
Sene 2002.
O sıralar otomotiv sektöründe çalışıyorum ve senede bir kez yapılan önemli bir toplantı var.
Toplantıya şirketten kimin katılacağı tartışma konusu oluyor, tek kişi katılsın deniyor.
Ben de “Hazırlıklarımı yaptım, soracaklarım, vurgulayacaklarım, isteyeceklerim belli.
O yüzden ben mutlaka katılmalıyım, isteyen gelsin benimle diyorum.”
Ve tek kişi ısrarlarından geri adım atamayanlar benim gitmeme razı oluyorlar.
Engeller bununla da bitmiyor.
Toplantıdan bir gün önce, yani tüm Pazar günü ben üzerimden kamyon geçmişçesine hastayım. Bitap vaziyetteyken, ilaç alıp tüm günü yatakta geçiriyorum.
Uyuyorum, uyuyorum, uyuyorum, ertesi güne biraz olsun enerji toplayabilmek ümidiyle…
Ve neyse ki, Pazartesi sabah kalktığımda çok daha iyiyim, kendime gelmişim!
Yüzümden hiç çıkmayacakmış gibi duran hastalık sonrası solgunluğumu da makyajla kolayca örtüyorum.
Toplantıda bir kahve arasında uzaktan benim herkesle güler yüzle konuştuğumu gören ve bundan çok etkilendiğini sonradan öğreneceğim bir yönetici benim konuşmakta olduğum kişinin yanına geliyor.
Tanıştırılıyor ve kart değiş tokuşu yapıyoruz.
O sıralar yapmak istediğim bir işte yönetici olan bu beyi aramam uzun sürmüyor.
Ne var ki toplantıdan 1 veya 2 gün sonra aradığımda içinden “Demek ki o da beni beğenmiş!” diye geçiriyor.
Bense her şeyden habersiz iş peşindeyim sadece!!!
İş sebepli mailleşmelerimiz, bana işte kullanabileceğim bir takım tabloları, hesaplama yöntemlerini göndermesiyle devam ediyor.
İş için yazışırken, bir e-posta’da okuduğu kitaptan söz açıyor, ben de heyecanla atılıyorum bu konuşmaya.
Tabii o sırada beni google’dan araştırıp, nette yayımlanan ve benim yaptığım kitap yorumlarını bulunca kitaplardan söz açmayı akıl ettiğinden bihaberim!
Kitaplarla işten daha arkadaşça bir platforma taşınan sohbetlerimiz bir süre böylece sürüp gidiyor.
Derken…
Bir gün yemeğe davet ediliyorum.
Orada takılıyorum tabii!
Prensip gereği iş çevresinden kimseyle yemeğe çıkmadığımı aktarıyorum.
Ve beni önüne saygıyla eğilme duygusuna taşıyan cümle geliyor:
“Peki, o zaman bu teklif yinelenmeyecektir.”
Bu kadar karizmatik, bu kadar gururlu ve bu kadar karşındakini zora sokmayan bir anlayış bende saygı uyandırıyor, içim güven hissiyle dolup taşıyor ve kendi kendime diyorum ki:
“Neden, neden bir kez olsun birine şans vermiyorsun? Ortak konularının olduğu, rahatlıkla sohbet edebildiğin, seni güldürebilen ve bu kadar onurlu bir adam… ”
Bunun üzerine ben yine de risk almayıp, onu arkadaşlarımla gideceğim Don Kişot balesine davet ediyorum!
Sonrası her hikayede olduğu gibi…
Beraber çıkılan ve bana prensiplerimi yıktıran yemekler, daha en başlardayken alınan evlilik teklifi ve ona “Erken değil mi?” diye sorduğumda aldığım “Ben 34 yaşındayım, ne istediğimi biliyorum” cevabı sonucunda, duyduğum saygının 10 kat artması ve duyduğum sevginin de gelen teklifle beraber güven zeminine yayılması… (Şimdi bana “Evlilik şart mı, ne alaka?” gibi sorularla gelmeyin sakın. Evlilik teklifi güven hissi oluşturur, sevginiz o soruyla kanatlanır,daha huzurlu, daha uçuk mavi, bulutlu mulutlu bir arkaplanı vardır artık… Kadınların %90’ında bu böyledir!)
Ve ilk gayriresmi buluşmamızı Don Kişot’ta yapmayı teklif ettiğim bu adamı 26 Ağustos 2003 tarihinde hayatımın sonuna dek şövalyem ilan ediyorum…
Tam 7 sene oldu, iyi ki hayatıma girmiş İbotane!
Bilin ki bugün ben mutlu bir kadınsam, huzurluysam, güleryüzüm solmadıysa bu Allah’ın bana verdikleriyle ilintilidir: İbotane ve kızlarım için her saniye şükretsem azdır!
Gökten 3 elma düştü.
Kıpkırmızı, içi sevgi ve aşk dolu 3 elma.
Biri bu masalı anlatana…
Biri okuyana…
Diğeri de aşka dair inancını hiç yitirmeyenlerin başına!
N.U.R.
PiSi: Demek ki neymiş? Aşka nerede çarpacağınız hiç belli olmazmış, aşk toplantıda bile çıkabilirmiş karşınıza!
PiSiPiSi: Anneyiz.biz’de geçtiğimiz sene yazmıştım bu yazıyı. Evliliğimizin 8. yıldönümü sebebiyle(Öhöm!) bu sayfaya da aldım : )
Nice senelere inşalllaaahhhhhh! Aşkla, Sevgiyle, Huzurla, Mutlulukla ve Yavrukuşlarınızlaaaaaaaaaa… veee biz sevenleriniz & sevdiklerinizleeee…
8-16-24-32-40-48-54-62-…-…- senelerinizi de kutlayıon böyleee!
AMİNNNN
Allah nazarlardan saklasın bu güzel aileyi Evlilik yıldönümünüz kutlu , mutluluğunuz daim olsun. Çok öpüyorum seni ve minik prensesleri.
cok guzel bir hikaye ama beni gulumseten kisim payima bir elma dusmus olmasi oldu cok sirin buldum bu detayi, hep sevgiyle. p.
Okurlar için varım burada, hiç unutur muyum sizleri? : ))) Kucak benden de!