Pek güzide Nurun Gemisi okuru, çocuklara rüşvet yazımdan da biliyorsun ki, Ä°botane ile yakın zamanda bir Hong Kong çıkarmamız söz konusuydu. Hong Kong gezisinin detaylarını veremedim, içimde kaldı! Hemen konuya girelim…
Öncelikle THY’nın Sevgililer günü kampanyasını duymayan kalmasın diyorum. Sevgililer gününü de içine alan bir tarihte THY’nın belirlediÄŸi destinasyonlardan birine gidenler, bir bilet alıp ikincisine sadece 1 Euro veriyor. Bu nedenle uçuÅŸ rakamının çok tuttuÄŸu uzak destinasyonlar için bu zaman en uygun zaman haline geliyor. Bu biletlerin satışı Aralık ayında filan baÅŸlıyor, bilet almayı düşünenler ellerini çabu tutmalı. Zira çabucak tükeniyor. Bu konularda pek takip yoksunu olan bana sevgili arkadaşım Didem haber verdi, sayesinde biz de nasiplendik. (Didemler de Brezilya’ya gittiler…)
Bu bilgiyi de verdikten sonra dönelim gezimizin detaylarına…
- Çin Halk Cumhuriyeti’nin özel yönetim bölgesi olan Hong Kong hayatımda gördüğüm en kalabalık yer.
          Hep sözü edilen Çin nüfusunu sokaklarda rahatlıkla görebiliyorsunuz. (Aslında
- 1997’ye dek süren Ä°ngiliz Sömürgesi’nin çok olumlu etkileri olduÄŸu gibi, hiç etki edemediÄŸi yerler de olmuÅŸ.
           Etrafta bir geliÅŸmiÅŸlik, birçok yerde medeniyet var,  hemen hemen herkes Ä°ngilizce konuÅŸuyor bu da biz turistlerin iÅŸini çok kolaylaÅŸtırıyor; amma halk bazı özelliklerini hiç yitirmemiÅŸ, bir sefalet görüntüsü var sokaklarda, sokaÄŸa tükürenler, pislik, sokaklarda yerde sere serpe muhabbet edenler… Özellikle Pazar günü insanların çalışmayıp da sokaklara “döküldüğünü” gördüğümüzde gerçekten ÅŸoke olduk.
Sokaklara dökülmek işte böyle olurmuş dedik:
- Ä°nsanlar inanılmaz yardımsever…
Sözünü ettiÄŸim gibi herkes Ä°ngilizce de bildiÄŸi için, yapmış olduÄŸum 4,5 günlük programı koltuÄŸumuzun altına sıkıştırıp  benim rehberliÄŸimde Hong Kong’a giden iki kiÅŸi olarak hiç zorluk çekmedik.
- Erkeklerin bir kısmı haddiden den fazla süslü ve bakımlı gibi geldi bana.
         Arkası kısa önü uzun ve fönlü saçlar, ÅŸimdilerde moda olan daracık ve kısa paçalı pantalonlar… Bana metroseksüelin ötesinde gibi göründülerÂ
- Halk iyi kazanıp iyi harcıyormuş gibi görünüyor.
        Ancak markanın bu kadar ayaklar altına düştüğü bir yer daha görmediğimi söyleyebilirim. Türk Lirası ile 2.000 Tlye gelen çantalar öyle mağazalarda satılıyor ki, mağazanın sahte çanta satıp satmadığını sorgularken buluyorsunuz kendinizi!
- Çekik gözlü çocuklar çok, ama çok sevimliler… Kızlarım da yanımda olmadığı için hepsine sımsıkı sarılmak geçti içimden! Çocukların her zamanki gibi Ä°botane ile arası çok iyiydi!
- Bizim bilip sevdiÄŸimiz Çin yemeÄŸinin Çin yemeÄŸinin Ç’si olduÄŸunu bir kez daha anladım.
         Yemek konusunda seçici olduğum için tavuk ayağı gibi cildi güzelleştirdiği söylenen  yemek alternatiflerini denemeyiaklımın ucundan bile geçiremedim.
Ördek ve tavukların başlarıyla sergilenmesinden de hiç hoşlanmadım : )
- Restoranların çoğu çok ağır kokuyordu.
Nüfus çok olduÄŸu için etraf restoran kaynıyor, ama birçoÄŸu benim girebileceÄŸim gibi yerler deÄŸildi. Hong Kong’a gideceklere  Japon restoranlarının standardı çok daha yüksek olduÄŸunu hatırlatayım…  Deniz ürünleri olan yerler de çok iyi bir alternatif çünkü inanılmaz taze ve lezzetli deniz ürünlerini yemek için çok iyi bir fırsat!
- Şehre tepeden bakan ve The Peak (Tepe) denilen yere gitmeden şehrin güzelliği tam manasıyla anlaşılmıyor.
 İlk iki gün biraz sisli olduÄŸundan fünikülerle gidilen bu tepeye  gitmedik ve gidince anladık gerçekten nerede olduÄŸumuzu. (Madame Tussaud’s da burada)
 Denize yakından bakmak, akÅŸamları saat 8’de baÅŸlayan ve sahil ÅŸeridindeki birçok gökdeleni kapsayan  Işık Show’unu izlemek gerçekten çok keyifli, ama benim HK’da en sevdiÄŸim yer The Peak oldu.
Bu gökdelenler şehrine tepeden bakmak gerçekten çok keyifliydi.
- Hong Kong adasının hemen karşısındaki Lantau Adasına feribotla veya metro ile geçilebiliyor. Â
         Oldukça büyük ve boÅŸ olan bu adada Hem Giant Buddha denilen 34 metrelik dev Buddha heykeli, hem de Disneyland ve Citygate adlı outlet var. Biz kızlarımız olmadan asla diyerek Disneyland’e gitmedik, ama bence hepsi görülmeye deÄŸer…Â
-      Repulse Bay yüzmek için eÅŸsiz bir yer. Ne yazık ki biz gittiÄŸimizde hava yüzmek için serindi ve bakmakla yetindik.Â
- Giant Buddha’ya çok yakın olan Po Lin adlı manastırda Buda’ya sunulan meyveler:
- Aberdeen Village adındaki yerdeki Jumbo Floating Restaurant’a mutlaka uÄŸramalı, yalnız sahilden ücretsiz teknelerle geçebileceÄŸiniz bu restoranda fiyatlar normalin üzerinde…Â
- Bunların dışında eski yerleÅŸimlerden biri olan Wan Chai, Stanley Village adındaki ÅŸirin köy, Londra’daki Soho’dan bile çok sevdiÄŸim ve merkeze yakın olan barları cafeleri ve maÄŸazalarıyla çok güzel bir yer olan Soho, Mong Kok’taki Ladies Market adlı gece pazarı ve Kowloon’daki Temple Street Night Market adlı gece pazarı görülmesi gereken yerlerden.
        Bu pazarlarda pazarlık yapmak esas, yerse hesabı ile satıcılar normal fiyatın 3 katına kadar fiyat söyleyebiliyorlar… Gece pazarları 4 gibi kurulup, gece yarısına dek açık kalıyorlar.
- Hong Kong’a kadar gitmiÅŸken feribotla 1 saatliÄŸine Makao’ya da gidilmeli diye düşünüyorum, Makao detayları baÅŸka bir yazıda…
- Kısacası Ocean Park, Disneyland, Madame Tussaud’s gibi çeÅŸit çeÅŸit atraksiyonlar barındıran Hong Kong görülmeye deÄŸer bir yer. Ama UzakdoÄŸu için ilk seçim olmamalı. Â
            GeçtiÄŸimiz sene gittiÄŸimiz Singapur ve Bangkok daha görülesi gibi geldi bana… Singapur’da gece gezilen ve aslanlar dahil hiçbir hayvanın kafesler ardında olmadığı hayvanat bahçesi bile oraya gitmek için yeterli bir gerekçe bana kalırsa!
Sefanız olsun 😉
İmza: İki gündür migren krizleri ile cebelleşen, Lâlişgoların en marazlısı :'(
müthiş olmuş! çocuğu öpesim, sıkı sıkı sarılasım geldi!