Maldivler

Bu sene 10. evlilik yılımız.

Aslında tam yıldönümümüz AÄŸustos ayında, ama biz yazları sürekli yağış alan muson ikliminde olan tropik bir yerlere gitmek istediÄŸimiz için ve açıkçası yazın Neva ve Merva’yı bırakıp tatile gitmeyi vicdan yapacağım için o tarihi beklemeden kutlayalım istedik ve yukarıda gördüğünüz kaldığımız adaya ait olan fotoÄŸraf da bir kartpostal deÄŸil, bizzat kendim çektim.

Çok da iyi ettik, yaza kadar heyecan içinde beklemeden kutlamamızı yaptık, kutlamaları tüm seneye yaydık!

Öncelikle belirtmeliyim ki Maldivler organizasyonum tamamlandıktan sonra gazetelerde okuduklarım beni biraz korkuttu.

Cengiz Semercioğlu ve Filiz Akın hem güzel, hem de zor taraflarını detaylıca yazmışlardı.

Ben de biraz endişeli hazırlıklara başladım.

Öncelikle şnorkel yapabileceğimiz, resiflerin tadını çıkarabileceğimiz, mercan kayalıklarının olduğu bir otel seçtik, zira okyanusun ortasında olsalar da her adadad bu imkan yok.

Sonra da hemen en sevdiÄŸim spor maÄŸazası Decathlon’un yolunu tuttuk, kendimize palet ve ÅŸnorkel takımı aldık.

Decathlon’da birçok marka ve çeÅŸit var, Tribord, Mares, bu iÅŸin en profesyonel ekipmanlarını satan Cressi…

Biz iyi bir marka olduÄŸunu düşündüğümüz ve o sırada indirimde olan(!)  Mares’te karar kıldık, profesyonel dalışçı olmadığımız için çok daha pahalı olan Cressiler’i ide iÅŸin ehline bıraktık.

Ekipmanımızdan gayet memnun kaldık bu arada.

Herneyse, sonraki adım Air Plane denen pırpır uçakları ayarlamaktı, bunun için de gidiş ve dönüş zamanımızı otelimize bildirdik, bu şekilde uçağımız iner inmez otel görevlileri bizi karşıladılar ve bineceğimiz pırpıra yönlendirdiler.

“Ne pırpırı?!” diyeceksiniz ÅŸimdi.

Öncelikle Maldivler’i anlatayım.

Maldivler 1190 adadan oluÅŸan Hint Okyanusunun göbeÄŸinde adalar kümesi. Bu adaların 200’ünde yerli halk yaşıyor, 100 kadarında ise oteller var. Adalar hep minik miinik olduÄŸundan her adada bir otel var.

Müslüman bir ülke, oteller haricinde alkollü içki tüketmek yasak, kadınların çoğu başörtüsüyle dolaşıyor.

Uçaklar baÅŸkent Male’ye iniyor ancak oradan diÄŸer adalara geçmek için yeniden ortalama yarım saat süren bir pırpır  yolculuÄŸu  yapmanız gerekiyor.

Tabii bu süre  adanızın Male’ye uzaklığına baÄŸlı.

Çoğu zaman pırpır her adaya iniş yapamadığından ayrıca sürat motoru veya bir tekneye binmeniz gerekiyor.

Sürat motoruyla okyanusun ortasında dalgalarla boğuşarak gidenler bu durumdan çok korktuklarını anlatmışlardı, bizim otelimize biz tekne ile gittiğimiz için korku yaşamayamadık, ancak pırpırın başlı başına bir deneyim olduğunu söylemem gerek.

O benzersiz manzara üzerinden uçmak ve sonra okyanusa iniş yapmak gerçekten çok keyifli.

Pırpırdayken üzerinden geçtiÄŸiniz adalara ve nefes kesen manzaraya bakarken zaman nasıl geçtiÄŸini anlamıyorsunuz bile…

Bu arada Maldivler’de pırpırı kullanan pilotlar bile çıplak ayaklı

Çoğu pilot da Amerikalı, bir tanesiyle sohbet ettik, 3 ay çalışıp 1 ay tatil yapıyorlarmış. Bu hayat macera ve değişiklik sevenleri oldukça tatmin ediyor tabii.

Maldivler halkı oldukça fakir, zaman zaman çekilişle halka ada veriliyormuş, ancak alanlar parasızlıktan bu adalara otel konduramıyor, konduracak kişiyi de bulamıyormuş.

Ekonomi balıkçılık ve turizme sırtını dayamış, okyanusun ortasındaki bu adalarda başka da sağlam bir gelir kaynağı olmadığından halk sade, mütevazi bir hayat sürdürüyor.

Biz oradayken çok mutlu olmamıza rağmen, halkın bu kadar herşeyden uzak bir yaşantı sürmesine aklımız bir türlü ermedi tabii. Aklınızın almayacağı bir yaşam, okyanusun ortasında minicik bir adada hayatlarını geçiriyorlar.

Otelimize geldiğimiz andan itibaren mutluluk, hatta katıksız bir mutluluk başlıyor.

Hava biraz kapalı, ama olsun, ısı gayet yeterli, zaten biz de hemen şnorkel deneyimine başlamak niyetindeyiz.

Su oldukça sığ, mercan kayalıkları bitip de bir duvarla okyanusa uçurum açana dek…

Orada aniden su inanılmaz derin bir hal alıyor, ilk bakışta ürküyor, sonra alışıyorsunuz.

Ve iÅŸte o resiflerde…

Renk renk…

Desen desen balık cirit atıyor ve siz de onların arasında gayet mutlu bir şekilde geziniyorsunuz.

Balıklara dokunmamak gerek, zira zehirli olabilirler.

Köpek balığı korkusuna gelince…

Maldivler’e her gidenin söylediÄŸi gibi biz de sadece yavru köpek balığı gördük, onlar da insan yemeye hiç meyilli görünmüyorlardı

Zaten Köpek balıklarının bizden çektiğini, bizim onlardan çekmediğimiz kesin.

Okyanusların düzenini ve ekosistemi bozmayı önemsemeyen kişilerin yüzgeçlerinden çorba yapabilmek amacıyla avladıkları köpekbalıkları yüzünden bu balıkların nesli tehdit altında.

Maldivler’de yapılabilecek ÅŸeylerin hepsi çok keyifli.

Bu cennet adaları özellikle balayı çiftleri tercih ediyor.

Deniz, kum, günşe, şnorkel, dalış, kitap derken gün nasıl geçiyor anlamıyorsunuz bile.

Biz Sevgililer Günün’nde ve Ä°botane’nin doÄŸumgününde oradaydık.

Otel bize tatlı bir sürpriz yapıp, doÄŸumgünü için masayı süslemiÅŸ, Ä°brahim’e özel pasta hazırlamış ve yatağımızı çiçeklerle olaÄŸanüstü güzel bir ÅŸekilde süslemiÅŸti.

Orkideler yatağın her tarafındaydı ve tablo gibi bir görüntü vardı.

Gerçek bir sanat eseri!

Adalar genellikle kumla kaplı ve birçok kişi yalınayak dolaşıyor. Yani Maldivler süslü kıyafetler götüreyim geceleri şık olayım diyeceğiniz bir yer değil. Herşey gayet doğal.

En yağmurlu mevsimde gitmememize rağmen ara ara biz de yağmuru gördük.

Hatta bir gece inanılmaz yağdı ve uykumdan uyandıran gökgürültüsünü duyduğumda galiba gök yarıldı diye düşündüm.

Sabah herşey sütlimandı yeniden

Tabii bu bol yağmur ve nem  adaların yemmmyeşil olmasını sağlıyor, yürürken içiniz açılıyor.

CennetteymiÅŸsiniz gibi bir hayat…

Hiçbir şeye yetişme stresi yok, önceden de dediğim gibi katıksız bi rmutluluk ve huzur hali.

Dönüşte Neva ve Merva da olmasa o tekneye binmeyecektim inanın.

Biz Neva ve Merva’dan uzun ayrı kalmamak için 5 gün kaldık,  gitmeden önce  kimileri 1 hafta çokmuÅŸ, 5 gün kalmakla iyi bir seçim yapmışsınız demiÅŸti, ama bize de 5 gün az geldi.

Maldivler bambaşka bir deneyim yaşamak isteyenler için bir sonraki destinasyon olabilir, şiddetle tavsiye ederim